Geçmişin Efendileri

Geçmişin Efendileri
İlân-ı Aşk

9 Ekim 2010 Cumartesi

Geçmişin Efendileri ...(Başlangıç)

Gözlerimi açtığımdan kendimi aynanın karşısında buldum.Saçlarım kısacık ve simsiyah,gözlerim kahverengi,yüzümde neredeyse on günden beri traş olmamış gibi görünen sakallar ve gözlerimin altı mosmordu.

Ellerimi tekrar yüzüme götürdüm.Parmaklarım uzundu ve kocaman kocamandı.Parmaklarım sakallarımın içinden geçerken,çıkan hışırtıyla birlikte gözlerim yuvarlarından çıkacak gibi olmuştu.Daha dün,dündü evet...,çok iyi hatırlıyorum.Ben..,ben daha dün ölmemiş miydim?Hem de bir kadın olarak!!!

Şu anda kaç yaşında olmalıyım?Panikle arkamı döndüm ve hızlı adımlarla banyonun kapısını açtım.Kalbim yerinden çıkacak gibiydi!Üzerimde sadece boxer vardı.Yatak odasına girdiğimde,her yerin dağınık olduğunu gördüm.Tam kapının eşiğinde,ayakta duruyordum.Elimle kapının kenarından tutunma isteği duymuştum.Çünkü,kapıdan tutunmasam yuvarlanıp yere kapaknalabilirdim.

Büyük bir şok halinde olduğumu kavrayabildim nihayet.Ben kimim?Dün yaşadıklarım neydi?Dün,gerçekten dünde mi kaldı?Ama çok iyi hatırlıyorum,hem de çok iyi.Bu şaka mı?Neyin içindeyim ben??

23 Yaşındayım ve bir trafik kazası sonucu komaya girdiğimi ve kalbimin durduğunu hatırlıyorum.Kalbimin ikinci kez durduğunu,göğüs kafesimin üzerine konulan makinanın soğukluğunu hâlâ hissediyorum.Elektrik...Evet,evet elektrik çarpması oldu.Etrafımda koşan insanlar vardı,beyaz önlüklüydüler ve ölüm saatimi deftere yazan doktoru görüyordum.

Hayır,ben deliriyorum galiba!Bu,bu kocaman bir saçmalık.

Ellerimi kapının çerçevesinden çekerken,şiddetli bir titreme aldı bütün vücudumu.Bu vücut benim olamaz,asla!Çünkü ben bir kadınım.Bu iri vücut,bu uzun boy ve tanımadığım bir yatak....

Sendeleyerek yatağın kenarına oturdum.Etrafıma şaşkın şaşkın bakınırken,ne yaşadığımı,nerede olduğumu da anlamaya çalışıyordum.

İçimde,kapana kısılmış gibi bir hisle,ikide bir ellerimi kirli sakalıma götürüp,bacaklarımdaki kıllara dokunuyordum.Komadinin üstünde duran şeylere gözüm takıldı birden.Yarım içilmiş bir bardak su,yanında duran antidepresan bir ilaç,sigara paketi,aynada gördüğüm adamla,sarışın bir kadının çerçeveli bir resmi.

Yavaşça komadine doğru uzandım ve çerçeveyi aldım elime.Şu anda içine hapsolduğum bir adamdı galiba bu!!! Gerçekten yakışıklıymış.Bir zamanlar kendisine çok iyi bakıyormuş.Eğer şuan ki halini görse,sevgilisi kesin onu terk ederdi.

Çerçevenin yanındaki ilaçta neyin nesi?Tam elimi uzatmışyım ki,kapının zili çaldı!Eyvahhh,bu kim olabilir?Yerimde dona kalmıştım âdeta.Ne yapacağım şimdi?

Kim ki bu?Tanımadığım bir adamın vücudundayım ve adamın kapısının zili çalıyor.Ayrıca kapının zilini kim çalıyorsa çok endişeli,ya da sabırsız olmalı çünkü parmağını zilden kaldırmadan çalmaya devam ediyordu.

Ne yapsaydım acaba?Hemen etrafıma bakındım.Dışarıdaki şahıs bağırmaya da başlamıştı;

- Heyyyy,Arthurrrr!!!Aç şu lanet kapıyı,orada olduğunu biliyorummmm.

Demek ki aynada gördüğüm kişi Arthur'muş!Ne,ne yani?Sen kimsinnn?Hemen etrafıma telaşla bakındım.Yatağın altından görünen bir pantolon paçasını çekiştirip çıkardım saklandığı delikten.Çabucak geçirdim kıllı bacaklarıma.Arthur'un sağlam bir organı olduğunu da fermuarı çekerken anladım....

-Arthuurrr,adamım uyuyor musun hâlâ?

Kapının önündeki serseri kapıya tekmeler saydırmaya başlamıştı.Ben t-shirt giyerken,artık bu sabırsız adama bir yanıt vermem gerekiyordu.

-Kimsin?

 Diye bağırdım istem dışı.Sesim!?Bu nedir böyle?

-Yapmaaaa,dünkü olay yüzünden beni silmedin değil mi?Aç şu kapıyı da konuşalım.

-Kimsin dedim sana?

-Off Arthurr,ben Kevin.Çocuk gibisin dostum.Sana her şeyi açıklayabilirim.Yalnızca şu kapıyı aç.Bütün binaya rezil oldum.

Elimi kapının kulbuna attım ve mercekten Kevin denilen serseriyi gözeyledim.Uzun boylu,kumral,saçları dağınık,telaşlı ve kırmızı suratlı bir adamdı bu.Derdi neydi acaba?Arthur denilen herife,yani bana bir kazık atışa benziyor.Bugün iyi günündesin Arthur,çünkü senin vücudunda bir bayan var artık :) Ve senin bu kırmızı suratlı arkadaşından hiç hoşlanmadım.En iyisi kapıyı açıp şunun dersini vermek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder