''KARABATAK'' Romanımdan bir alıntı

     İhtimalleri zorluyordu beynim, düşüncelerimin özüne kadar indim. Kendi gölgemin karanlığında kayboluyorum, merdivenlerden iniyorum, her karşılaştığım ve yüzleştiğim gerçek, suratıma acı bir tokat gibi çarpıyordu üstelik. Her iç çekmemde dayanma gücü aşılıyordu sabrım bana, iç çekmelerim yavaş yavaş gözyaşlarıma akıp gidiyordu. İnanamıyordum yaşadıklarıma, ellerim soğuk ve titriyordu. Her köşe başlarında, hayatımın sivri uçlarında ya da dönemeçlerinde başım önümde ayrılıyordum. Bu gidişin dönüşü olmayacaktı, sabrım gittikçe tükeniyordu, olmasını istememiştim. Ahhh, olsun diye de çabalayamamıştım, kahretsin! Ama insan… BİTTİ diyemiyormuş uzun bir zaman, yine de KABUL ettim ben de sonunda. Gerçekten bitmiş, buna inanamıyor insan. Bu şekilde yaşıyor, buna katlanıyor yâda sürünüyor ikisinden birisi. Başım önümde, bittiğini kabul ettim sonunda.

Bazen İsyan Çok Şey Değiştirir.

Dün kitapçıda dolaşırken bir film alıp,evde bilgisayarımda tek başıma izlemeyi istedim.Luther isimli bir film aldım.Martin Luther'in hayatını anlatan bir film.

Kendimi bildim bileli din ve tarih konularına hep ilgi duydum.Araştırmak iyi bir şeydir.Kulaktan dolma bilgilere pek rağbet etmemek lazım.Filmi de Martin Luther'i tanımak için izledim.

Din konusunda yapmış olduğu şeyler gerçekten takdire şayan şeyler.Bir insanın,halkın duygularına tercüman olması çok enteresan.Martin Luther bilindiği gibi Hristiyan dininin Protestanlık mezhebinin kurucusudur.1500 lü yıllarda yaşamış,felsefe okumuş,daha sonra da teoloji konusunda doktora yapmış biri.Hayatının bir şimşek çakmasıyla değiştiğini söylüyor kitaplar ve filmler.

O dönemin papalığının yapmış olduğu uygulamaları istemiyor.Papalığın cennetin tapusunu satması,insanların para karşılığında bütün günahlarının affedileceğini söylemelerine karşı çıkıyor.Yoksul halkın,papalık tarafından din sömürüsüyle dolandırıldığını söylüyor vaazlarında.

Yoksul ve cahil halk,Martin Luther'in sözlerinden çok etkileniyor.Ellerindeki avuçlarındaki varlıkları,papalığın hayali kağıt parçalarını satın aldırarak sömürdüğünü söylüyor.Halk yoksulluk içindeyken,papalar ve krallar zevkü sefa içinde yaşıyorlar.

Sonunda papalık Martin Luther'i aforoz ediyor.Almanya Kralı da aforoz ediyor.Martin Luther ise bildiklerini söylemeye,yazmaya ve yaymaya devam ediyor.Papalığın tekelindeki İncil'i kendi diline çeviriyor.Almanca yazılan İncil,halk kitleleri tarafından okunuyor ve anlaşılıyor.

Ama bundan rahatsızlık duyan papalık,Martin Luther vaaz verdiği köye baskın düzenliyor ve Avrupa'da mezhep savaşları başlıyor.Martin Luther'in başlatığı bu düşünce farklılığı büyük kitleler tarafından benimseniyor.Sonrasında da yine hazin son.Binlerce insan ölüyor!Sırf farklı düşündükleri için!

İşte Hristiyanlıktaki Protestan mezhebi böyle çıkıyor ortaya.İnsanlara para karşılığında satılan Cennetin Tapusu,ya da para karşılığında insanların zaaflarından dolayı işledikleri günahların affedilmesi....bütün bunlara karşı çıkılıyor.Din görevlilerinin de birer insan olduğu ve evlenebileceklerini söylüyorlar.Kitleler,Katolik mezhebinin soğuk ve baskıcı tutumundan kurtulmanın yolunu,mezhep değiştirerek gösteriyorlar!

İnsan,inançlarına ne kadar bağlı öyle değil mi?

Martin Luther'in,Türkler ve İslamiyet'le ilgili enteresan düşünceleri de vardır.Gerçi bu düşünceleri çok savruk ve hatta bazen çelişkili olsa da gerçekten ilginç.

Mesela,Türklerin Hristiyanları cezalandırmak için gönderilen Deccal olduklarını yazıyor :) Gerçekten Türkler Hristiyanları yola getirmek için mi gönderilmiştir dünyaya?